22 Haz 2006

fakir sanat

mimari tarihine baktığımızda karşımıza büyük ve şaşaalı evler görüyoruz; bu evler belki duvarlarında mozaiklerin örüldüğü, o dönemin zengin tabakasının yaşamının görkeminin anlatıldığı mimari örnekler. yaşamayı bilenlerin, diğer zengin komşusunu çatlatanların, pratik ve özgün olanların, dinsel hayallerini gerçekleştirebilenlerin, deli olabilenlerin, dönemin devletlerinin gücünü yansıtan binalara bakmak bana büyük zevk verir.
hayallarimin ötesindeki zengin sanat örnekleri benim için ulaşılmaz yaratıcılıklardır.
fotoğraf makinemi alıp erhan'la müstakil evleri çekerken, hep duvar süslemesi olan, büyük, tarihi zenginliği olan evleri çektiğimi farkettim.
(niye? bu evleri herkes çekiyor. sonra da çorum bu diyorlar. hayır! bu evler küçük bir kesimi anlatıyor.)
iki odadan oluşan, dış boyası geçmiş, küçük pencereli evleri çekmiyordum. halbuki çorum genellikle sade, küçük evlerden oluşuyor. yıkılmak üzere olan ahşap, sade, süslemesiz, altında ahırı olan evlerin sayısı da az değil. bu evlerde oturanlar yoksul insanlar. 'başında bir damı, önünde bir parça ekmeği' hayal edenlerin evlerinin görünüşte tarihi değeri yok gibi görünür. çünkü bu evler ne ülke yönetmiştir, ne de tarihi sarsacak bir buluş yapmıştır. bunları es geçiyoruz. çünkü; bu evler acıyı, çirkinliği, sade bir yaşamı anlatıyor. çorum'un mimarisi bu evlerden oluşuyor. veli paşa konağı (fırtınalı bir geçmişi çağrıştırıyor) ve katipler konağı benzerlerinden bir iki tane var.
bu görkemli binaların fotoğraflarına her yerde rastlayabilirsiniz. ama benim apartmanımın önünde tek katlı, sarı renkli, boyası gitmiş, duvarları çatlamış gerçek çorum'u anlatan mimari örneklerine rastlamak mümkün değil.
doğal seleksiyon fakir sanatı yok edecek.

1 yorum var:

albatroslar dedi ki...

bu günlerde,nerede okumuştum hatırlamıyorum(bellek zaafiyeti başladı);bundan tam 9000 yıl önce çatalhöyük'te eşitlikçi bir hayat tarzı egemenmiş.burada dikkat çeken şey evlerin hepsinin aynı büyüklükte olmasıymış.insanın doğasından kaynaklandığı söylenen o meşum duygular, demek henüz uyanmamış... Görünen o ki , insanın gelişimi ile insanlığın gelişimi birbirine ters orantılı olarak gerçekleşiyor. Senin yazı bunları düşündürdü.