28 Şub 2007

öteki renkler

burnumun iki kanadında da uçuk çıktı. simetrik uçuklarım var. aynı zamanda dudağımın sol tarafında da yeni bir uçuk can havliyle çıkmaya çalışıyor. yarattıkları yanma hissi sayesinde aklım hep onlarda oluyor. bir ara gençken yanağımın ortasında çıkmıştı. hatta fotoğrafım bile var. yakışıyor da hani. fakat; burunda olunca...
bu gün sendikaya uğradım. önce en sevdiğim yer olan mutfak bölümüne takıldım. biraz gazete okudum orada. o esnada içerden halil'in ve benHAYATTAYKEN'in sesini duydum. onların bulunduğu odaya geçtim. beNHayattayken eğitim konularından sorumlu olduğu için (eğitim sen genel merkezinin hazırladığı tüm eğitim sen şubelerini ilgilendiren bir eğitim semineri düzenleniyor,) seminere gideceklerin listesini hazırlıyordu. daha önceki seminere katılmak istediğimi söylemiş fakat değişik sebeplerden dolayı reddedilmiştim. bu seminer ikincisi oluyor. aynı şekilde buna da katılmak istediğimi söyledim. tarih tekerrür etti ve tekrar reddedildim. önemsememiştim lakin odaya girip listeyi görünce, yani yeni seminere gideceklerin isimlerinin eklendiği listeyi görünce çok kızdım ve 'beni hemen ekleyin!' dedim, 'bana ne, bana ne? ben de gelecem,'dedim.
tartışmaya başladılar.
halil 'ben böyle tartışmam!' dedi beNHayattayken'e. beNHayattayken, 'ben gelmiyim muallime gitsin!' dedi.
ulan, herkes gidebiliyor ben neden gidemiyorum? hangi düellonun kurbanıyım? kimin kötü emellerine alet oluyorum? ben kimim? seminer ne? giden gitsin ben gitmeyeceğim, ankara'ya gideceğim, alış-veriş yapacağım.

13 Şub 2007

brodi

bir arabam oldu. 'broadwey' 1994 model. ben ona 'brody' diyorum. 200-300 civarında kazıklandığım rivayet ediliyor. fakat önemli değil, diye düşününüyorum. çünkü, alımında ben yoktum, zaten olsaydım da bu kararsızlıkla ömür boyu araba sahibi olamazdım gibi geliyor bana...
brodi ile okula kendi başıma gidiyorum. sabahları yola çıkarken, ellerim ayaklarım titriyor. her an bir arabaya toslamaktan korkuyorum. kafam sürekli sağa-sola oynuyor. bazen de sıkışık trafikte, dehşet verici kaza hayallerine dalıyorum.
bu gün de önemli bir kavşakta, belediye otobüsüne yandan bir dalacaktım ki, son anda korna sesiyle uyandım. uyanır uyanmaz da otobüs şoförüne elimi şöyle kaldırdım ve beş parmağımı açarak 'pardon' dedim. adamın suratı, güzel bir küfür yediğimi, ifade ediyordu.
beNHayattayken ile yolda yürürken korna sesi duyduğumda 'gene ne yaptım?' diye panikliyorum. dediğim gibi, tüm yeni başlangıçlar beni çok yoruyor.
bir de okulda geri vitesi bir türlü takamadım. ancak ikinci sınıfta okuma yazma öğrenen sevgili öğrencim can, durmadan gülüyordu. bir ara canımı o kadar sıktı ki; arabayı stop ettirdim ve kapıyı açtım. üzerine yürüdüm 'ne gülüyorsun!'dedim. ama o durmadı. sesi hala kulaklarımda. bir ara da 'itelim mi?' demez mi? rahat olmam lazım rahat...