9 Şub 2009

dönüş

karneleri, takdir ve teşekkürleri dağıttım. ödül beklemeyen öğrencim arif, teşekkürü alınca, 'öğretmenim bi öpüyüm!' dedi. ben de ''hmmm...'' diye karşılık verdim.

ilk dört günü zonguldak'ta geçirdim. arkadaşımın sıcak, deniz manzaralı evi ile üç aylık bebeği can, beni rehabilite etmeye yetti.
can'ı düşününce gülümsemeden edemiyorum. öyle bir gülüşü var ki, beni deli ediyor. gözlerini yumuyor ve hiç ses çıkarmadan ağzını kocaman açıyor. marlyn monroe gibi yani. nalan'la onun bir çok durumdaki halinin fotoğrafını çektik. birileri yardım ederse çektiklerimizi kısa film haline getireceğim.

ordan hatay'a geçtim. öncül geldi. öncül'le birlikte üniversiteden arkadaşımız haluklarda kaldık. haluk'un balık yemekleri, deniz kenarında peynirli künefe, küçük bir yayla gezintisi, geceleri hırslı geçen iskambil oyunları, ünv. yıllarındaki anılara dönüş, itiraflar gibi bölümler tatilin çok güzel geçmesini sağladı.

aileme sadece beş gün ayırabildim. bu yüzden şimdi kendimi kötü hissediyorum.

şimdi çorum'dayım. her zamanki gibi çok üzgünüm. gerçi ilk günüm hep böyle geçer. sonra alışırım ama alışmak da zor. her şeye alışıyorum. yeniliklere açık değilim. ne kötü bir özellik değil mi?

demin kuzenimin gönderdiği fotoğraf makinesini kurcaladım: sony, 7.2 megapiksel. onunla bu dönem yapacaklarımı düşününce mutlu oluyorum.

beklediğim fotoğraf kursu açılsa bari...

0 yorum var: