19 Nis 2010

bahar

bu gün antakya'ya gittim. sultan sofrası'nda peynirli künefe yedim. küçük, otantik, lezzetli ve pahallı bir yerdi..

hava çok güzeldi.
şimdi samandağdayım.
mandalina ağaçlarının bembeyaz çiçekleri ve kokuları sarhoş ediyor beni. bahçeleri bölen patika yollardan yürümek, huzurun öteki yüzü olmalı... özellikle annemin düzenlediği, evimizden bile temiz, büyük mandalina bahçemize hayranım. her sabah, çayımı bahçemizim bir köşesinde içiyorum. bazen komşu bahçelerin meyve ağaçlarına dadanıyorum. bazen de çiçekler arasında kıştan kalan küçük ve geç olgunlaşan mandalinaları topluyorum. her ağaçta bulunmuyor tabi. aramak, ağacın tepesinden toplamak zor oluyor. fakat başarınca da büyük zevk duyuyorum..

çiçekler, kokular...

bu bahar diyorum, insanı yoldan çıkarır, diyorum.

3 yorum var:

endiseliperi dedi ki...

ah!... ne güzel milan.
ben rüyalarımda hep incir ağacı görürüm. çünkü bizim köyde, yamacın tepesindeki o taş konağın arkası çocukuluğumda incirlikti. bir de nar ağaçları vardı. dut da vardı. ama ben rüyalarımda hep incir ağacını görürüm. tuhaf olaylar olmaktadır rüyamda, inanılmaz!... ama, zınk!... ben farkederim ki köydeyim ve incir zamanı değildir fakat ağaçta, heyhat en tepesinde bir kocaman incir vardır, kalmış öyle. tüm rüya boyunca o tuhaf, başetmem gereken olaylar arasında o mevsimsiz incir kafama takılır.

ablalarımdan biri mandalina ağaçlı bahçenin ortasındaki bir evde oturuyor, milan. diğeri de oralarda bir yerde ev almış.
geçen gün telefonda ikisi birden, "hadi gel, gel ama temelli gel, seni bırakmayız ki" diye cıvıldadılar. çok seviyorum onları... ne güzel olurdu aslında. gitmeyeceğim oraya elbette... gitmeyeceğim de... yapacağım şeyler için öyle yorgunum ki milan... öyle büyük kararlılık ve azim istiyor ki yapacağım şeyler... oysa istediğim şu başımı var ya iki elimin arasına alıp çiçekli bir mandalina ağacının altına bırakıp uyutmak... güç toplayıncaya kadar elbette. sonra bakarız olacaklara.

portakal, mandalina ağaçları çiçek açtığında adana'da uyanmak ne güzeldi. havada nasıl bir koku olurdu öyle. insan havayı yemek isterdi resmen.

aa dur sana şey için gelmiştim ben. doğumgünüm için kendime iki kutu cofish-caps adında hani kahverengi şişelerde olan vitaminlerden var ya, onlardan almıştım da sana da diyeyim demiştim. işte güçlendiriyor kalbi. omega 3'de var. iyi bir şey. yoo fazladan enerji vermiyor. sanırım bir de full
vitamin-mineral almak lazım.
....
çok güzel bir yazıydı bu. huzur ve sevinç veriyor insana. teşekkürler.


sevgiler.

milan dedi ki...

peri, bulunduğum yerde internet sorunum var,bloğumu güncellemekte zorlanıyorum fakat yorumunu her gördüğümde çok mutlu oluyorum..

belirttiğin ilacı buradaki eczanelerde bulamadım. belki antakya merkezde bulabilirim..

teşekkür ederim peri..

janus dedi ki...

daha çok yazsana diyecektim. ama zor sanırım. merakla bekleyeceğim.