13 Eki 2006

şaşırdım yav!

sabahları, çocuklarla selamlaşıyoruz, çevre temizliği yapıyoruz, andımızı okuyoruz ve derse giriyoruz.
herkes çok düzenli bir şekilde kitaplarını,defterlerini hazırlıyor. kalemlerini açıyor.
derken dersle birlikte karmaşa da başlıyor: ellerim havada etrafa emirler yağdırıyorum.
-siz ikiler hayat bilgisinden haklarınızı bir kağıda yazın!
-hey üçler, ne konuşuyorsunuz hâlâ, beni dinler misiniz? zahmet olacak ama?
-dört ve beşler sosyal bilgiler'den 5. ve 6. etkinlikleri yapın!
birlere döner dönmez, yüzüm başka bir hâl alıyor:
-bir oyun oynayalım (onlara, 'ele' fişini vereceğim ve 'elle' sözcüğünü oluşturacağım)çok seviniyorlar, oyun iki dakika sürmüyor; ben hemen,
-okuyun bakıyım; eeeellll, elleeee
çocuklar donuyor, 'bu da ne şimdi?'der gibi bakıyorlar.
uzun uzun bakışıyoruz.
ders 'el', 'elle', 'el ele', naralarıyla bitiyor.
diğer dersler de hep aynı yoğunlukta geçiyor. üçüncü derste pilim bitiyor. hangi sınıfa hangi dersi anlatacağımı unutuyorum.
bir ara şöyle bir şey oluyor:
dördüncü ders matematik. dörtlere açılar konusunu anlatıyorum.
-kaç çeşit açı.... (ikinci sınıf hüseyin 'öğretmenim biz ne yapacağız?' diye sorar. derken ona sözümü bitirdikten sonra konuşması gerektiğini ve bu yüzden kızdığımı anlatıyorken birinci sınıf bedirhan resmini gösterir. üçüncü sınıf kevser o sırada 'problemi çözdüm doğru mu?' diye bağırır. dersin ortasına gelmişiz daha ben asıl konuya gelememişim.
o an kafayı sıyırdığımı düşünüyorum ve avazım çıktığı kadar bağırıyorum:
-susuuuuun! delireceeem!
yaklaşık her gün benzer olaylar cereyan ediyor. sıkıldım artık yav...

(ben yazdıklarımı erhan'a gösteriyorum. her zaman şu diyaloglar gerçekleşiyor:
-nasıl? iyi yazmış mıyım?
-çok güzel yazmışsın!
-yaa, doğruyu söyle!?
- şimdiye kadar yazdıklarının içinde en iyisi bı!
-gerçekteeen?-
-hı hıı!
)

0 yorum var: