20 Eki 2006

şiir

şiir ve fıkralarla aram hiç iyi olmadı. bana biri fıkra anlattığında, gülmem gerektiğini düşündüğüm için hep baskı altında olurum. kafamda sürekli fıkranın bitiminde gülmem gerektiği yahut gülmezsem anlatıcıya ayıp olacağı olur. bir de gülmezsem fıkrayı anlamamış olacağım.
öte yandan benim için hiç bir sürprizi yoktur.(monoton bir zeka var tabi)
şiirden zevk almaya gelince, bir kaç ünlü şiir hariç, aynı stresi şiirde de yaşarım.
ahmed arif'in hiç bir şiirini ezbere bilmem fakat sesi hala kulaklarımdadır. nazım hikmet bir idol olduğu ve otoriteler tarafından iyi şair kabul edildiği için şiirlerine saygı duyarım.çünkü ben şiirle o kadar ilgilenmemişim, konuşmaya hakkım yok aslında. orhan veli'nin hayatını şiirlerinden daha çok bilirim.
yunus emre'nin ermişliğini hep başkalarından öğrenmişimdir.
belki de şu okulda öğrendiğimiz şiirlerden ve ya milli eğitimin şiir anlayışı yüzünden şiir okumayı sevmedim. şiir dinlemeyi de ne yazık ki.
fakat şimdi şiirden huzur duymaya başladım. okul ve günlük işler bitiminde eve yorgun argın geliyorum. ben HAYATTAYKEN'den fırsat bulursam şu güzelim döner koltuğa oturuyorum. sonra da 'albatroslar' sitesini açıyorum. belki de ilk defa şiire, bu blog sitesi sayesinde, ihtiyaç duyuyorum.. beni dinlendirdiğini hissediyorum.
albatroslar şairi, şiire daha yakın hissetmemi sağlıyor.

1 yorum var:

olmalaratlası dedi ki...

Ne güzel, bir blog sayesinde de olsa, güzel.