7 Eki 2006

ZEDELENME:
Şenay ve Hasan çocuk sahibi olmayı çok istiyorlardı. Çok geçmeden ilk çocukları olan Hasan dünyaya geldi.
Hasan çok zeki, okulunda da başarılı idi. Bir kardeşi olsun istiyordu. Bu isteğini ailesi de paylaşıyordu.
Hakan 5 yaşındayken annesi Şenay hamile kaldı.. Gerekli olan tüm besinleri alıyordu. Eşi Hakan Şenay’a her işte yardım ediyordu. Şenay çok mutluydu. Böylece Hamileliği problemsiz geçti.
10 Aralık 1997’de Ayşe doğdu.
Ayşe, akranlarından farklı görünüyordu. Gözleri çekik gibiydi. Hafif tombuldu. Anne ve babasına hiç benzemiyordu. Her türlü bakım, itina gösterilmesine rağmen normal bir gelişim göstermiyordu.
Algılama, taklit etme yeteneği, dil yeteneği farklıydı. Anne-baba, Ayşe’nin bu farklılıklarını geçici olarak görüyordu. Bir gün O da bu hastalığı atlatacak, akranları gibi bir bebek olacaktı.
Bir gün çevrenin ve annenin ısrarı ile Ayşe doktora götürüldü: Ayşe (doğum öncesi) kromozon fazlalığından dolayı DAWN SENDROMU olduğu tespit edildi.

YETERSİZLİK:

Ayşe, annesinin tüm çabalarına rağmen konuşamıyordu. Kendine ait bir dil geliştiriyordu. Tuvalet alışkanlığını bir türlü edinemiyordu. Çevresine uyum gösteremiyordu. Arkadaşlarıyla oynayamıyordu. Olayları zor algılıyordu. Ağabeyi Hakan, Ayşe’ye resim yaptırmak istiyordu. Ayşe boyama kitaplarını algılamakta zorlanıyordu.

ENGEL:
Babası Hasan Ayşe’nin bu durumunda bir anormallik görmüyordu. Onun için geçici bir durumdu. Sadece ağabeyi kadar zeki değildi.
Bu nedenle; Ayşe 7 yaşına geldiğinde, babası O’nu normal eğitim veren Atatürk İlköğretim Okulu’na kaydetmek istedi. Okul müdürünün itirazlarına rağmen; baba Hasan’ın isteği oldu. Ayşe 1-A sınıfındaydı.
Sınıf öğretmeni Kıymet Hanım bir türlü çizgi çizmesini öğretemiyordu. ‘öğretmenim’ kelimesini bile telaffuz edemiyordu. Öğretmenini dinlemiyor, kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Sınıf kurallarına uymuyordu. Sınıf arkadaşları Ayşe’yle alay ediyorlardı. Ağabeyi Hakan Ayşe’den utanıyordu. Ayşe’nin bir dünyası vardı ve bu dünyaya kimse ulaşamıyordu.

Aile-çevre-okul, Ayşe için bir düzenleme yapmıyordu. Toplum, Ayşe’yi yok sayıyor, yapabileceklerini gerçekleştirme şansını önüne engeller koyarak yok etmiş oluyordu.

[bu günlerde zihinsel engellilerle ilgili bir hizmet içi eğitim kursuna devam ediyorum; bu yazı o kurs için hazırladığım bir ödevden alıntı...]

0 yorum var: