6 Ara 2007

bu gün okulda öğle sonu halk oyunları egzersiz çalışmam vardı. çocukları koridora topladığım sırada, dış kapıdan bir bağırtı geldi; 'A..NA GODUĞUMUN ÇOCUĞUUU!!!'

'ihh!, aman! bu da ne?' diyerek etrafıma bakındım. önce çocuğu gördüm; omuzları iyice düşmüş, sapsarı kesilmiş bir vaziyette arada arkasına bakarak merdivenlere doğru seyirtti. korkudan ve utancından etrafına bakamıyordu. o merdivenlerde, çocuğun hayatının heba olup gittini hissettim.
sesin sahibi de arkadan çocuğu takip ediyordu. elinde uzun bir hortum olmasına rağmen beklediğim bir canavara benzemiyordu. tam tersine adamın görüntüsü, üzerindeki eskimiş ceketle, düşük omuzları ve zayıf bedeniyle bana çok dokundu. ikisinin durumu çok ağırdı.

sonradan edindiğim bilgilere göre; çocuk 'matematik kursuna gidiyorum.' diye, her gün babasından aldığı parayı internet kafede harcıyormuş. okulun şikayeti üzerine baba, çocuğu takip ediyor, internet kafede yakalıyor. bunun üzerine de çıldırıyor. elindeki hortumla, yolda döve döve okula getiriyor.
o an okulda hayat durdu, herkes film seyrediyordu.

çıldırmak an meselesi...

0 yorum var: