23 Mar 2009

indirim günleri

geçen pazartesi bir kaç arkadaş, ötv indirimine bağlı olarak otomobil fiyatlarının düşeceğini ve bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini konuşuyorduk.

indirim günlerinin ilk haftasıydı bu hafta. fakat acele edilmemesi gerektiği söyleniyordu.

o vakit, yine bir karar vermem gerektiğini düşündüm ve yavaş yavaş gerildiğimi farkettim. fakat ne pahasına olursa olsun hafta sonu bir arabada karar kılmalıydım: ''vereceğim karar çok mantıklı olmalı ve sonu pişmanlıkla bitmemeli, 'keşke' durumunu bana yaşatmamalı, ekonomik olmalı, güvenli olmalı , siyah veya gri olmalı, vs..''

üniversite yıllarımdan mete diye bir arkadaşım, benim bu aşırı kararsızlığımı çok eleştirirdi. en ufak bir şey alırken bile kırk saat düşünürdüm, düşünürken de arkadaşlarımı gererdim. zira pişman olmaktan çok korkan bir kişiliğe sahiptim.

ne var ki uzun, meşakatli ve artılı-eksili düşünmelerle verdiğim tüm kararlarımdan pişmanlık duydum. sanki enine boyuna düşünmek hata yapma olasılığımı arttırıyor gibiydi...

her neyse, hafta sonu bir kaç yakın arkadaşla galerileri gezmeye karar verdik. ben kesin alacaktım. o kararlılıkla bütün galerileri dolaştık lakin görtdük ki piyasada araba kalmamış.

'leblebi gibi satıldı, hiç araba yok!' diyen galeride çalışan arkadaşa, 'ya vazgeçen olmaz mııı?' diye yalvardım. o da ' hocam bi tane muğlakta olan var, yarın ararim siziii.' dedi.

ben kararlıydım ilk kez, çünkü yeni arabalar zamlı olacakmış falan filan...
sonuçta vazgeçen olmadı ve alamadım...

ama konuşmaya devam ediyorum: ' acaba şunu mu alsam, ne kadar zam gelecek, niye zam yapıyorlar, haksızlık bu, o zaman, o zaman indirimin ne anlamı kaldı..'

ne istediğini bilmek nasıl bir şeydir ve karar nasıl verilir?

bilmediğim bir şeyi, öğrencilerime öğretmeye çalışıyorum bi de... hay allah!

1 yorum var:

ege dedi ki...

kararsız kalmaktansa yanlış karar vermek daha iyidir.en azından doğruyu görmüş olursun.araba alırkende herşeyiyle içine sinsin.üç kuruş fazla olsun ama zevk alasın.