21 Mar 2008

mır mır mır

delirmek üzereyim galiba! sürekli, birilerinin tartışması, benim dediklerim, başkalarının demek istedikleri veya bir gazete haberi, öğrencilerimin hissettikleri, benim rahatsızlıklarım, kaygılarım, hayatım, bulunduğum yüzyılın sorunları(!) zorunluluklarım, yaşadığım uykusuz günlerim ve nedenlerine kafa patlatmam, patlatıyorum diye de kendime kızmam... aaaayyyy!

beynimin içi kaynıyor; ufolarla ilgili bir belgesel izlemiştim. büyükbaş hayvanlar ölü bulunuyordu ve o yerin sakinleri, ölüm sebeplerinin ufolar olduğunu düşünüyorlardı. çünkü; koca hayvanlar, boğazları kesili halde bulunuyor ve kana hiç rastlanmıyordu.
fakat yapılan araştırmalarda, boğazlarının başka bir hayvan tarafından kesildiği, kanın da bir tür kurtçuk tarafından temizlendiği görülüyordu. birçok kurtçuğun kanı nasıl kana kana içtiğini de ses efektleriyle birlikte göstermişlerdi.

özellikle solucanların hareket tarzlarını ve seslerini aklımdan çıkaramıyorum. çünkü en sevmediğim canlı türüdür kendileri. şimdi onları beynimin merkezinde hissediyorum gibi. birbirlerine girmiş kanımı emiyorlar sanki. bir de emerken çıkardıkları boğuk olan o 'gırrrk gırrrk' sesleri...

ben küçük iken ve topraktan hamur yapar iken birden kırmızı kırmızı veya boz boz, kıvrıla kıvrıla karşıma solucan çıktığında üç gün yemek yiyemezdim. arkadaşlarım da onu ikiye böldüklerinde bile ölmemesi bana çok korkunç gelirdi: ''nasıl oluyor da ikiye bölüyorsun ve ölmüyordu? ne biçim şey? hala kıvrılıyor ya?' gibi cümleler akıp giderdi.
korkunç bir yazı oldu şimdi de...

0 yorum var: