8 Nis 2008

uyuyan güzel


pazartesi 'yaşlılara yer yok'a gittik.
beklentilerimizin tamamen dışında bir film idi.
fakat ben filmi değil de beNHayattayken'i anlatmak istiyorum:
sinemaya üç arkadaş gittik. film anında bizi içine aldı; hiç beklenmedik adam öldürmeler, nedir neden diye, filmin bize yönelttiği sorularla boğuşurken, birden yan tarafımda oturan beNHayattayken'den bir inilti sesi gibi bir şey geldi. yüzümü ona çevirdim. inanamıyordum. hemen onu dürttüm. beNHayattayken kendinden geçmişti.
dürtmeyle 'ben zaten kendimdeyim ki, uyumuyordum ki' imajı yaratmak isteyen erhanbey, ''süper film süper film...'' diye sayıklamaya başladı. ben ise ''inanmıyorum ya, böyle gerilim v soru dolu bir filmde nasıl olur?'' diye hayıflanıyordum. yanımdaki arkadaş da ''uyuyo mu uyuyor mu?'' diye soruyordu.
herneyse, ikinci bölüm başladı.
filmin en heyecanlı yerindeyiz. sürekli kan akıyor, irkilmeler yaşıyoruz. hatta bazen ellerimizle gözümüzü kapatıyoruz. başrollerde olduğunu düşündüğümüz ve sempati beslediğimiz ve elindeki paraya sahip çıktığımız ve kaptırmasını istemediğimiz oyuncunun pisi pisine öldürülmesi olayını yaşarken gene yan araftan bir cızırtı sesi geliyor.
salon buz gibiydi. erhanbey ince giyinmişti ve üşüyor olmalıydı. böyle bir ortamda bir insan nasıl uyuyabilirdi?
tekrar aniden erhanbey'in eline tırnaklarımı geçirdim.
irkilerek kendine gelen erhanbey, ''saçmalama, uyumuyorum ki, nefes alıyorum.'' dedi.

oldu.
gözlerim doldu.

4 yorum var:

endiseliperi dedi ki...

erhan bey de gerçekten uyuyan güzeli geçti:) ikidir uyuyor. hem de gerçek ya da sanal hiç bir tehlikeye aldırmadan. havadan bu. ben de eğer günü planlamamışsam, yapacağım pek bir şey yoksa, çocukları gönderdikten sonra, uyusam hep, diyorum. az önce babaanne de telefonda diyordu, her şey tatsız tuzsuz geliyor bana, diye.

filmi nasıl buldun? hiç fena değildi. yer yer fargo'yu anımsatıyordu ama bu iyi bir şey. bu filmdeki üç kişi, tanrı'nın vadisinde, filminde de vardı. eğer izlersen farkedersin. bir motelin resepsiyonundaki şişman kadın vardı ya, hani katile kafa tutan, o vardı, sonra tommy lee jones, sonra işte meksikalı adamımız vardı. tanrı'nın vadisinde filmi, sinemada değil ama CD ile evde izlenecek bir film. hem uykun gelirse, kanepende uyursun:)

sevgiler.

milan dedi ki...

film, şimdiki zamanda takılmış gibiydi. zamanın durağanlığı, sürprizle gelen ölümleri hem anlamsızlaştırıyor ve filme hem de sağlam bir mizah katıyor.
bu da benim deşarj olmamı sağladı.
çıkışta üçümüz, fon müziği olmadan, belli bir sessizlikten sonra gelen o 'booom!' sesine çok güldük.yol boyunca birinin karşımıza çıkıp bizi vurmasını ve boğazımızdan sızan kanı hayal ettik. özellikle kapı açma tarzı çok eğlendirdi. fakat komik olanın ne olduğunu tam olarak söyleyemiyorum.
ya ölüsün ya da hayatta. nitelik olarak aralarında bir fark olmadığı, katilimizin yüzüne yansımıştı; duyguları alınmış gibiydi. bu onu bağımsızlaştırıyordu. üzülme, acıma, pişmanlık, sevme, sevilme, nefret yoktu. peki bu adam neden öldürüyordu? neydi onun motivasyonunu?
işte film öyle bir şeydi. yani çok rahatlattığını söyleyebilirim.
sevgiler...

milan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
albatroslar dedi ki...

uyuyan güzel...!